Ay'ın Karanlık Yüzündekiler.

5 Ağustos 2008 Salı

Nefes.

Işığa gözlerini kaptırmışım.

Işığın ellerinde gözlerim ve üzerime gelen ne varsa göremiyorum,savuşturamıyorum.

Gücüm yok bu kez!

Elimden alınanlar..yetinmeye çalıştıklarım,gözlerimin yanmaması için verdiğim uğraşlarım,alabidliğine ışık,alabildiğine acı...

Peki ya içimden alınanlar?

Bedenimin her yanına attığım dikişler yaşamımı sağlıyor bu kez.

-Pardon?Gözlerim için fazladan bir iğne-iplik alabilir miyim lütfen?

Canım yanıyor xyz.Daha bu ne kadar sürecek?

Dudaklarımda yaktığım mühürü içimde biriktridiklerim söküyor basit bir sigara dumanıyla.

İçimdekilerde boğuluyorum.
Anne!Bana kulaç atmayı öğretmemiş miydin sen?
Lanet olsun öyleyse neden suyun üzerinde kalamıyorum ben??

Küçülüyorum..küçülüyorum...

(Fetüs.

Ne kadar acısız,ne kadar saf.
Canımı yakan sadece ciğerlerime dolan havadan ibaretmiş.Haha bir ışık yolu ve bum!!)

Geri dönüş yollarım neden bu kadar karışıkmış?

Ya onu bırakta,sen..neden siktir edilmiş boktan bi insana dönüştün neden?

Dönüş yollarına sokayım.Kendine gel..Kendine gel...

Tokatlarım patlıyor beynimde.Neden değiştik ?

Son nefesim bu işte.

Çek ve kurtul sen de benimle..

Bugün. (kişisel iç saçmalaması..)

Bugün,hayatımda akan bütün sesleri susturdum.
Gördüklerimle yetinmeye çalıştım sonra.
Hatalarımı görebilmeyi istedim.Susarak,duymayarak.
Sadece görmek istedim.
Etrafımdan binlerce insan akıp gitti.Binlerce.Yüzlerine baktım ve herbirine kendi karalarımdan bulaştırdım.Göz bebeklerine yağdırdım sorularımı.Anlamadılar.

Sonra her zaman gittiğimiz bar a her zaman bana eşlik eden dostumla gittim.Her şey aynıydı.O kadar çok değişim geçirmiş ki herşey bende bir o kadar aynıydı herşey.Her zaman oturduğumuz masaya geçtik.
Karşımda bişeyler anlattı sürekli.Ama ben sadece gördüm.Kahkahalarını duymadım.Dediklerini zerre kadar anlamadım.Gülümsedim sadece mutlu oldu.İsteği buydu demek.Duyulmadan dinlemek.Bilinçli sağırlığım mutluluk dağıtabiliyordu demek.

Bugün,her zaman gittiğmiiz barda karşımda bişeyler anlatan dostumla varolduğumu hissettim ben.İçime doğru yolculuk ettim.Uzun zamandır duymadığım sesleri dinledim.

Kendimi.
Kalbimi.
Ruhumu.
Bedenimi.

Ve hepsine ne kadar acı çektirdiğimi farkettim.Kendimi cezalandırmaksa eğer amacım bunu güzel gerçekleştirmişim.İçimi susturmuşum kabuğum konuşmuş.Ağzım gülmüş,ruhum dağılmış.

Ben güldüm.Ama ruhum güldü bu sefer.Sessizliğime güldüm.Gerçeğime.Aşkımı dinledim.İçimde ki ne kadar güzel.Oysa yaşayışım ne kadar haşinmiş dedim.Kendimi tekmeledim.

Bir ara garson geldi.Arkadaşımın el hareketlerine takıldı gözlerim.Ve konuştum ilk kez.

''Evet bir tane daha...''

''içimdeki yaşamın sesi,
senin içindeki yaşamın
kulağına ulaşamaz.
yine de kendimizi yalnız
hissetmemek için konuşalım..''

Halil Cibran.

30 Haziran 2008 Pazartesi

Rosa.

Geceye ağıtım var bugün.Binlerce doz.
Binlerce doz,litrelerce kan bırakmışım göğsümde.Yaraları kapanıp gitmeyen.
Ellerim kirli,ruhum yırtık,dağınık ve bir o kadar pislik kusuyor bugün.
Geceye.
Dön arkanı ve diz çök önümde.Sana verilecek kutsamalarım var.Dolup taşıyor beynim.
Ah!!İşte bu kadarı fazla sevgilim.Falın yok.Ölümünde fal görünüyor.Bir yolun var o da sonsuza kadar kapalı.Hatta öyle ki camdan tabutunu siyah güllerle süslüyorum.Ölüyken canlından daha güzelsin.Daha gerçeksin.Yolların kapalı ölü sevgilim.Sevgili cesedim.Bana bir yol göster ne olur.
Bana bir yol göster,sürükleyim seni ensenden tutup.Dizlerin parçalansın.
Kanın boyasın kara-kızıl toprağı.
Herhangi bir geceye ithafen kesiyorum sana ulaşan şah damarımı.
Titreyerek ölüyorum üzerine.Kalbimden kan değil sen fışkırıyorsun.Sen ve ölü bedenin.Her yerden kara güller fışkırıyor.Kanım nereye değse orda sen.
Dikenlerimi çıkardım göz bebeklerimden.Görüyorum toprağın kokusu hala nem kusuyor.Ciğerlerim yanıyor.Dumanımda gizleniyorsun.Kara,ölü bir elbise üzerinde.
Ah!sen!Pespaye,aşifte,delice güzellik.
Ölüme akan yoların önünde duruyorsun.
Ah rosa.
Karalarını al gözlerimden.Yaralarıma dokunmayı bırak.
Cam tabutunu al yanına.En çok yakışanı.Yolların kapalı rosa.Gitmelisin.
Al karalarını.Ve git rüyalarımdan..

Ay Günlüğünden Alıntılar.


Geçmişten Gelenler.