Ay'ın Karanlık Yüzündekiler.

25 Ekim 2010 Pazartesi

Kadın*sa Diyor ki :

Korku,karanlığın kalbinden gelir.
Ne olduğunu bilemiyorum,birşey var ama beynimin ulaşamayacağı kadar derinde.Dokunsam bedenime sızacak.Bıraksam ruhumu çürütecek.Arada kalmanın can çekiştirici kızıllığı gözlerimin içinde.Canımın yanmasından korkmamam lazım artık.Canımın yanmasına alışmam lazım.
Her getirinin birde benden kopardığı ruh götürülüleri var.
Her sonda yeni bir ruh kaybına başlıyorum günden güne.
Ya da her sonun getireceği yeni başlangıçlara hazırlamaya çalışıyorum kalbimin boş damarlarını.Kan pompalamaktan öte boş kalan gözlerimi doldurmaya yarıyor artık kalbim.Odalarını dağladım.Yaktım.Parçaladım.,Bir giren bir daha çıkamıyor.Her gireni öldürdüğüm yer odası.Benim mezbaham kalbim.Kan görmeye,her yeni güne bir cenaze taşımaya alışık artık.
Kimse bunun farkına varamadı şimdiye kadar.Unutmak benim için öldürmektir.
Şimdi hepiniz ölün.

Paulo Coelho demiş ki..Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum ve Ağladım..

"Efsaneye göre bu ırmağın sularına düşen herşey,yapraklar,böcekler,kuş tüyleri,bunların hepsi ırmağın yatağında taşa dönüşürmüş.ah!yüreğimi bağrımdan söküp,akıp giden sulara atabilmek için neler vermezdim...hiç acım kalmazdı o zaman,hiç pişmanlık kalmazdı içimde,anılarım olmazdı hiç.
piedra ırmağı'nın kıyısında oturdum ve ağladım.kışın soğuğu,yüzümdeki yaşları hissettirdi bana ve bu yaşlar,önümden akıp giden donmuş sulara karıştı.bu ırmak bir yerlerde bir başka ırmağa kavuşuyor,sonra bir başkasına ve bütün bu sular,gözlerimden ve gönlümden çok uzaklarda,sonunda denize kavuşuncaya kadar böyle akıp gidiyor.
gözyaşlarım böylece akıp gitsin ve aşkım,bir gün onun için ağladığımı hiç bilmesin.çok uzaklara aksın gözyaşlarım ve ben,denizi,nostaljiyi,birlikte yürüdüğümüz yolları unutayım.
yolları unutacağım,dağları ve düşlerimin tarlalarını,o düşler ki benim düşlerimdi ve ben bunun bilincinde değildim.
o büyülü anı anımsıyorum,o andan başlayarak bir 'evet'in ya da bir 'hayır'ın varlığımızı tümüyle değiştirebileceği o anı.çok gerilerde kalmış gibi geliyor bana,oysa aşkımı buluşumdan,ardından da onu yitirişimden bu yana ancak üç hafta geçti.
piedra ırmağı'nın kıyısında yazdım bu öyküyü.ellerim donmuştu,bükülmüş bacaklarım giderek ağırlaşıyordu,ve her an soluklanmam gerekiyordu yazarken.
''yalnızca içinde bulunduğun anı yaşamaya çalış.eskiyi anımsamak,bizden daha yaşlılara özgüdür.''diyordu sevdiğim adam bana.
aşk belki de vaktinden önce yaşlandırıyor bizi;sonra gençlik uçup gittiğinde yeniden gençleşmemizi sağlıyor.ama o anıları unutmaya olanak var mı?işte bu yüzden yazıyorum ben,hüznü hasrete dönüştürmek,yalnızlığı anılara dönüştürmek için.bu öyküyü bitirdiğimde,kaldırıp piedra ırmağı'na atabilmek için-böyle demişti beni ağırlayan kadın.o ermiş kadının ağzından söylersem,ateşin yazdığını böylelikle sular söndürebilirdi.
bütün aşk öyküleri birbirine benzer."

Ay Günlüğünden Alıntılar.


Geçmişten Gelenler.