Ay'ın Karanlık Yüzündekiler.

20 Şubat 2016 Cumartesi

Ruhumu rahat bırakın.

Birini özlemek, sözlük anlamından öte, boğazımdan aşağı dolan karanlığın ciğerlerimi yakması gibi artık köhne hücremde. Nefes boruna saldıran asit gibi hissediyor musun sende birini özleyince? Sesini bile hatırlamadığın, tanımadığın birini özlemek nasıl bir aklın ürünü sence? Peki ya saplantıların? Kimseye bahsetmeden, saklayarak -yalnızca kendine saklayarak- bir insanı en fazla kaç yıl biriktirebilirsin zihninin çarpmaktan köşesini yitirmiş derinliklerinde? Nasıl ondan nefret ediyormuş gibi davranabilirsin? Bir insan için en fazla kaç yıl susarak "acaba" diyebilirsin? Bekleme. Biriktirme. Kaç. Koş lanet olası. Arkana bakmadan kaç yoksa gölgeler gibi uzayan o iki el ayak bileklerine yapışıp bırakmayacak. Kendi kendini esir edeceksin. Arkadaşlarının aslında arkadaş olmadığını bileceksin. Etrafındaki herkesin mutlu taklidi yaptığını görecek ve her yıl bedeninden daha çok yaşlanacaksın. Özlediklerinin mutluluğunu izleyeceksin, kendi iğrenç dramalarında boğulacaksın. Bitiremediğin ergenliğinin dip köşelerinde ağ öreceksin kalbine. Sonra gelip buraya yazacaksın işte. Çünkü bu boktan düzenin işleme gereği bu olacak. Herkes aynı şeylerden bahsederken sen bambaşka bir dünyada geziyor olacaksın. Çünkü ruhunu rahat bırakmayacaklar. Çünkü seni bırakmayacaklar, kontrolsüzce gelişen olayların ortasında bulacaksın kendini ve hiç birşey yapamayacaksın. Çünkü - aynen şuanda olduğu gibi - hiçbirşey için hakkın olmayacak. Sen gene sabredecek, susacak ve tüm bu saçmalıkların bitmesi için bekleyeceksin..

19 Şubat 2016 Cuma

Teenage Mutant Ninja Turtles

İnsanları seviyor gibi görünmek bu kadar zor olmamalı. Bencilliğinizden, yalanlarınızdan, boktan meselelere hayati önem yüklemenizden midem bulanıyor. Korkaklığınızdan, beni tanıdığınızı zannetmenizden, yerime kararlar almanızdan nefret ediyorum. Hata yapma lüksümü elimden aldığınız için sizden nefret ediyorum. Hepinizden teker teker, bütün kalbimin siyahlığıyla birlikte nefret ediyorum. Benim gelişim bu, çünkü lanet olası bu toprağa, buraya bunun için geldim. Siktiğimin dünyasında bunun için varım, çünkü ne zaman masum bir şey yakaladığımı sansam ellerimde ölüyor. Yalanlarınızı sikeyim. Şekilciliğinizi de ayrı sikeyim çünkü siz ancak buna layıksınız. Ruhunuzun gölgelerinde boğulacaksınız. Boğulacaksınız ve ben karşısınızda güleceğim. Sizin için tutulacak bir yas olmayacak, sizin için sevgi olmayacak, zihninizde akan mutlu anılar olmayacak. Bu bok lanet çukurunda ince olmaya çalışmak ne kadar zor. İyi olmak ne kadar zor. Sevmek ne kadar zor. Yas tutmak, unutmak, hiç olmamış gibi yaşamak ne kadar da zor. Üç kuruş için ruhunu satanları görerek insan olmaya çabalamak ne zor. Hiç birşeyi hatırlamıyormuş gibi davranırken tüm saniyeleri ezbere hafızaya kazımak ne zor. Gün gelecek avuçlarımdaki yara izleri gibi olacaksınız ve o zaman göğüs kafesimden taşan katran gökyüzüne ulaşacak..

November,4

5 yıl oldu.
Yoksa 6 mı?

Ay Günlüğünden Alıntılar.


Geçmişten Gelenler.