Ay'ın Karanlık Yüzündekiler.

5 Ocak 2021 Salı

6 Ocak 2021

Anın içinde olduğunu fark ettiğinde andan çıkmış mı olursun?

Kendimi farkındalığın getirdiği karın ağrısıyla, huzur verici yokluğun arasında bi yerde dans ediyormuş gibi hissediyorum düşündüğümde. Araf gibi dediğini duyabiliyorum, belki. Seni de buraya çekmek istiyorum bu yüzden şimdi sana içinde bulunduğum anı çizeceğim.

Yatağımın üzerinde bağdaş kurdum, sırtıma kırmızı bir battaniye aldım, çapraz sağımda yıldız çiziminde led ışığım yanıyor, gece lambam bu, o da kırmızı renk. Arkada Zakk Wylde çalıyor, yani kim bilir en son ne zaman dinledim. Anın içinde kalacağız ya, müdahale etmedim bıraktım çalsın dursun, bu geceden de alacağım bu demek ki dedim.  Perdelerimi açtım, bitkilerime zarar vermeden, dışarıda yılın ilk sisli gecesi var. Öyle bir sis ki yerlere kadar inmiş. Gökyüzü de bir o kadar açık, yıldızları tertemiz görebiliyorum. Böylesine yumuşak bi gecenin içinden öylesine dikenli bir düşünce seliyle geçiyorum ki, bu zıtlığın içerisinden kalbimi söküp alabilirsin. Bunları yazarken göz ucuyla dışarıyı izliyorum. Sanki mucizevi bir şeye şahit olacakmışım ve bütün sıkıntım geçecekmiş gibi. Bunu binlerce kez söylemiş olabilirim biliyorsun, geceye ve gökyüzüne bakmak kadar bu hayatta beni hiçbi şey huzurlu hissettiremedi.

Şu son 6 ayı düşünürken buraya geldim. Buraya genelde hep çok kötü olduğumda geliyorum galiba. İlginç olan, bu sefer kötü görünmemem dışardan. Kendimi en baştan, hiç görmediğim bir gözden, yeniden tanıyorum galiba. Bununla başa çıkma yöntemlerimden de pek emin değilim. Deniz gittikten sonra hayatımda çok şey değişti. Korkunç büyüklükte hatalar yaptım. Yani hata yapmaya da alışığım da, bu kadar büyüklerini de yapmamayı kendimden beklemek hakkım olmalı artık ya. 30 yaşına geldim, biraz bi şeyler öğrenmiş olmalıyım. Eğer öğrenemediysem şu kadar zaman, hayatta olmamın da pek bi anlamı yok demektir zaten. Çok sancılı bir süreç bu, sürekli omzumun üzerinden geriye doğru bakmak istiyorum. Bana geçmişi hatırlatan herkesi hayatımdan çıkarma eğilimi içerisindeyim. En mutsuz günlerim bile en mutlu günlerimdi. İnsanlardan neden bu kadar nefret ediyorum? 30 yaşındayım -demiştim, ama hala 18 yaşında gibi bir öfke taşıyorum. Geçmiyor. Artık nedenlerinin çokça farkındayım, bundan beş yıl önce yazıyor olsaydım bunları "Neden ben?" falan diye ağlıyordum tahminen. Kendime verebileceğim en iyi haber bu artık sanırım. Tebrikler yavrum, artık hepsinin nedenlerini biliyorsun.

Nefes al, nefes ver. Anın içindesin, süzülüp duruyorsun. Kalbin çok hızlı atıyor, yüzün uyuşuyor, zihnin bulanık ve konuşamıyorsun biliyorum. Nefes al, nefes ver. Ölmüyorsun. Sadece zihnin kendini anın dışında bir yerlerde, belki bir aslan belki de yırtıcı bir yaratıkla -artık hangisini hayal edersen- karşılaşmış olduğunu düşünüyor. Kimyan bozuk belki ama 30 yaşında ilk kez kendinsin. Tüm öfken, tüm mutsuzluğunla. Hepsinin nedenini biliyorsun artık. Ancak bir yerde hakkımı da vermeliyim, çok sevgi doluydum eskiden. Sonra saklamayı öğrendim, herkesten. Hala böyle yazmak garip hissettiriyor. Birini sevebilmek, birinin beni sevebilmesi çok zor hatta imkansızmış gibi. Konusu da açılmışken söyleyeyim, hayatım boyunca bir kez bile gerçekten sevildiğime inanmadım. Bu fikri kabullenmek o kadar uzun ve zorlu oldu ki. Olay sevilmemek değildi olay sevilsem bile bunu hissedememekti. Beni sevmesini istediğim çok az insan oldu. Onların da bi kısmı beni hiç sevmedi, bir kısmı da sevdi ben inanamadım. Çok az insan tarafından seviliyorum sanırım. Ben de çok az insanı severim. Verdiğin kadarını alırsın saçmalıklarıyla üzerimdeki hafifliğin yarısını buraya atabilirim ama bu varolan gerçekliğimi değiştirmez. Şimdi düşünüyorum da, gün geçtikçe silikleşip yok olan bir önem arz ediyor artık tüm bunlar. Kendime hissettiğim duygular dışında insanların beni nereye oturttuklarının ne önemi var? Battaniyeyi başıma çekip tüm dünyayla bağımı kestiğimde geriye benden başka kim kalıyor? Artık hiçbir önemi yok. Şöyle geriye çekilip baktığımda verilecek çok az sevgi ve çok az zamanım var. Olsun. Anın içindeyim ve tamamen kendimim artık. 

Üzdüğüm herkesten özür dilemek isterdim ama artık bunun bir önemi yok, çünkü ben o insan değilim. Beni üzen kimse benden özür dilemeyecek bu fikirle de barışığım artık. Dünya hiçbir zaman hayal ettiğim o yer olmayacak. Adalet yerini bulmayacak. Nefes al, nefes ver. Anın içinde kal. Hepsi geçecek. Daha kötüleri de gelecek, onlar da geçecek. Ta ki anın içinde kaybolup gidene kadar, yok olana kadar. Hepsi. Gelecek ve gidecek.

Ay Günlüğünden Alıntılar.


Geçmişten Gelenler.