Ay'ın Karanlık Yüzündekiler.

10 Ekim 2010 Pazar

Kadın.


Kadın vardı,hep olanlardan,caddenin hep sağından yürüyüp insanların kırıklıklarını kolesiyon yapanlardan.Farksız,hissiz ya da olabildiğince boğulmuş dokunduklarından..
Ne zaman yağmur yağsa canlanacağına kökleri,daha çok çürürdü.Gökyüzü sanki cehennem,gökyüzü sanki yangın,gökyüzü sanki bir çocuğun kini - demir parmaklıklar ardından bakan.Kadın işte,gene alevlere sardı bedenini..Kaçamazdı ki,bile bile alevlerin ortasında gökyüzüne kaldırdı dallarını,erirdi,yanardı,acırdı.Yandıkça kül olamaz,çürürdü yalnızca bedeni.Kuruttuğu iç denizi yağardı sanki,boğardı kendini iç sellerinde,ellerini toprağa çivilemiş,yanıklarından beden biçmiş,dudaklarını kalbine dikmiş susarak ölürdü.Susarak ölürdü kadın,bedeni toprağına yabancılaşırken,bakışları ölürdü,alevler ölürdü,onun sandığı ruhu dalgalanır topraktan fışkırırdı kankırmızı.
Denizler,okyanuslar çekilir,tuz olur,içine dolardı..

Boğulurdu kadın,bir kez daha,hep kez daha,sonsuz kez defa.
Bakışları birbirine düğümlenmiş bir dünya insanın arasından geçip giderdi,geçip giderlerdi insanlar kadını görmeden,bakışlarına dokunmadan,kanamasını durdurmadan.
Kanardı kadın,litrelerce acı dökülürdü bileklerinden.Toprağın tadını çekerdi içine,dilinin ucunu doyururdu acıya,bedenini doyururdu yalnızlığa.
Kimse onun kim olduğunu bilmezdi,kimse göremezdi dallarının kırılganlığını.
Yürüdüğü yollarda ardında ekmek kırıntıları bırakırdı biri gelir diye belki,ama kimse gitmezdi tek başına sekerek yaşlarından yol çizerek yürürdü kadın.İçini doldurduğu yabancı görünmez oluverirdi,çırılçıplak kalırdı kadın,üşürdü yalnızlığından..

Ay Günlüğünden Alıntılar.


Geçmişten Gelenler.