Ay'ın Karanlık Yüzündekiler.

17 Ağustos 2010 Salı

Down In A Hole *


Çıkmak için bir ömür harcadığım kuyunun duvarları tırnaklarımı kemiriyor.Beynimde Layne'in sesi - Down in a Hole diyor - Losing My Soul.
Yazıp yazıp sildiğim bir kaç dil sürçmesinden ibaret yaşadığım.Hayatıma soru sormayı da bıraktım hem.Sen olsaydın sorardın.Sonra hiçbirşey olmamış gibi tüm yokluğunu üzerime yıkıp o koskoca ama içi bomboş hayatının ağlarına atardın kendini.Hep derim,çırpındığında seni çıkaracak bir demir kanca bulabildiysen şanslısın demektir.Ben kendi etimi kullanırım böyle durumlarda.Kanarım.Kanadıkça daha çok alışırım varlığına ya da yokluğuna.Günahkar olan benim çünkü.
Bir ceset daha akıyor ellerimden toprağa.Bu sefer ölü olan ben değilim - sensin.
Sevdiğini bildiğim bir kumsala gömüyorum seni içimde.Kumlar aktıkça uzaklaşan anılar bütününden boğuluyorum.Yalnızca aşağılanmayı susarak karşılayan bir ruhun son ağıtı duyuluyor koskocaman boşlukta,senin için.Diğerlerinin yanında yerin hazır.Kalbimin son damarını da senin için düğümledim.Artık kimse geçemez ruhumun içerisinden..
Ben kimseye göreyim.Kimsenin ruhuna dikilmemiş ruhum.Kendime bile ait olamam ki ben.
İyi değilim hem hiçbirşeyde.Yazdıklarım ziftten çıkma,beynimde kuruttuğum hastalıkların dışa dökümü,içimse yıkık dökük pastel boya kokusu.
Daha ellerim kalem tutmazken parmaklarımla kazdığım mezarlara yeni kurbanlar düşürüyorum her gün.Özür dilerim.Ama sen de dilemelisin..
Biz sevdiklerimizin ölmesini isteyenlerdeniz çünkü.
Biz sevdiklerimiz hep bize aynı olsun isteriz.Aynı bakışlarını kullansın isteriz.Aynı dokunuşlarını damgalasın isteriz hücrelerimize.Birbirimizin paketlerini harcayıp yaldızlı boyalarımızı kazırız içimizdeki yaratıkla yüzleşmek için.Şekeri dudakları boyayıp ağızda kurt tadı bırakan yarısı yenmiş elma gibi atılırız bir çöp kutusunun derinine.Elmadan kurtulmak isterken,tadı ağzımızdan hiç gitmesin isteriz.
Aslında bunların hepsi yalan.Ah Layne,Hiçbirine ihtiyacım yok artık.Bir tanesini bile istemiyorum hayatımın bir parçasında.Karalarım denize paralel değil artık.İçimde muson yağmurları var.Çölleşmemek için büyütüyorum içimdeki denizleri.Coğrafyam iyi de olmamıştır Layne.Sen söyle,Ben nereye aidim,hangi evrene hangi kıtaya hangi şehire?
Söyle bana..Neden evimden çok uzakta hissediyorum kendimi Layne?
İstiyorum ki,sadece huzur aksın tıkanmış damarlarımda.Sadece derin bir uyuşukluk olsun akan kanımda.Sadece uçmak istiyorum.
Gerçek hayat,artık seni istemiyorum.
Ben yalnızca tek başıma olmak istiyorum Layne,bir de uçmak.
Boşluğun dibine düşerken,sadece kendi kanatlarım olsun istiyorum..
Bir de senin sesin..

7 Ağustos 2010 Cumartesi

High & Dry


Bu kadar boşlukta olacağımı bilseydim bir kaç balon getirirdim yanımda,eğlencelik.Bilemezdim ki.
Uçarken yerin sertliğini beynimin duvarlarında hissediyorum.Ne zaman bitecek?
Her yer rengarenk sanki,göz bebeklerimin önünde kayıp giden bir dünya var şimdi,kaç tane eskittim bundan bilmiyorum bebek.İçimdeki düğümlerden öte bi isme sahip değilim artık.Yükseldikçe daha çok hiçkimseyim.Kimseye duyduğum bir özlemim sadece..
Elmaların içindeki kurtları görebiliyorum Eve.Sen bunu yapmak istememiştin.Bu kadar ağır olmak zorunda değildi belki bedeli.Seni affediyorum bu gece..
Gün ışığı retinamdan içime sızıyor içim koskocaman bir gece,güneşe dair bir izim yok artık.Parmak uçlarımda dilimin kesikliği,ağzımda dokunuşlar.Beyaz çizgiyi çoktan geçtim bile..

Ay Günlüğünden Alıntılar.


Geçmişten Gelenler.